AVRUPA OBEZİTE GÜNÜ

Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.

Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilmesidir. Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir. Günlük yaşamda bireylerin (gebe, emzikli, bebek, okul çocuğu, genç, yaşlı, işçi, sporcu, kalp-damar, şeker, yüksek tansiyon hastalığı, solunum yolu bozuklukları vb.) yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için,
alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-18’i, kadınlarda ise %20-25’ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30’un üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır. Günlük alınan enejjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vucutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna neden olmaktadır. Buna paralel olarak, günümüz teknolojisindeki gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde sınırlamıştır. Anlaşılacağı üzere obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta
yağ olarak depolanması (%20 veya daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.

AİLESEL KALITIM VE ETKİLER

Yaşam tarzı seçimleri: Alt kırılımları arasında sağlıksız beslenme (yüksek kalorili, düşük sebze-meyve içerikli beslenme), kalorisi yüksek sıvıların fazla tüketilmesi
(kola, asitli içecekler, tatlı içecekler vb.) ve hareketsizlik bulunmaktadır. Hareketsizlik veya sedanter yaşam tarzını tercih eden kişiler bilgisayar ve/veya televizyon önünde uzun zaman geçirirler.
Bazı hastalık ve ilaçların kullanımı: Depresyon ilaçları, epilepsiyi önleyen ilaçlar gibi ilaçlar uzun dönem kullanımında gerekli diyet kontrolü yapılmazsa kilo alımına yol açar.
Sosyal ve ekonomik durum: Yürüyüş ve egzersiz için güvenli alanların olmaması, sağlıklı yemek pişirme alışkanlığı edinmemiş olmak ve yakın çevredeki sağlıksız beslenme davranışlarına uyum sağlamak obeziteyi hazırlayıcı faktörlerdir.
Yaş: Her ne kadar günümüzde obezite her yaşta görülebilen bir hastalık olsa da yaşlanma ile birlikte aktivite kaybı ve hormonal değişiklikler obezite riskini arttırır.
Diğer faktörler: Obeziteye yol açan diğer faktörler arasında gebelik, sigarayı bırakmak, uykusuzluk, stres, daha önce sık kilo vermeye çalışmak (yo-yo diyet; diyet sonrası hızla kilo alındığında vücut bazal metabolizması yavaşlar ve daha sonraki denemelerde aynı hızda kilo verilemez) ve bağırsak bakteri sisteminin (mikrobiyom) kilo alımı veya kilo verememeye neden olması sayılabilir.

OBEZİTENİN SONUÇLARI

Obezite, insan vücudunda kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi sistemleri etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa zemin hazırlayan bir hastalıktır. Obezite, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak tanımlanabilir. Yapılan araştırmalara göre, obezite özellikle son 20 yılda, bütün dünyada süratle artmakta ve bir salgın hastalık gibi yayılmaktadır. Bu salgından ülkemiz de etkilenmektedir. Kadın nüfusumuzun yaklaşık üçte biri, erkek nüfusumuzun da yaklaşık beşte biri obez, yani şişmandır.

OBEZİTENİN TEDAVİSİ

Tıbbi Beslenme (Diyet) Tedavisi:

Obezitenin tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi anahtar rol oynamaktadır.
• Vücut ağırlığının, boya göre olması gereken (BKİ= 18.5-24.9 kg/m2) düzeye indirilmesi hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisinin bireye özgü olduğu unutulmamalıdır. Başlangıçta belirlenen hedefler, bireyin olması gereken ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlığının biraz üzerinde de olabilir.
• Uygulanacak zayıflama diyetleri yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu olmalıdır. Amaç, bireye doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması ve bu alışkanlığını sürdürmesidir.
• Vücut ağırlığı boya göre olması gereken (BKİ= 18.5-24.9 kg/m2) düzeye geldiğinde tekrar ağırlık kazanımı önlenmeli ve kaybedilen ağırlık korunmalıdır.

Egzersiz Tedavisi:

• Egzersizin türü; yürüyüş, günlük yaşam aktivitelerinde artış, direnç egzersizleri
• Egzersizin sıklığı; her gün veya en az 5 gün/hafta
• Egzersizin süresi; 40-60 dk/günde 1 kez, 20-30 dk/günde 2 kez
• Egzersizin şiddeti; maksimal oksijen tüketiminin % 50-70’i

Davranış Değişikliği Tedavisi:

• Kendi kendini gözlemleme
• Uyaran kontrolü
• Alternatif davranış geliştirme
• Pekiştirme, kendi kendini ödüllendirme
• Sosyal destek

Farmakolojik Tedavi ve Cerrahi Tedavi İçin Hekiminize Danışınız.