4 - 10 MAYIS İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ HAFTASI

Hepimizin kesinlikle farkında olduğu gibi, 2020 yılı COVID-19’dan kimsenin ön göremeyeceği bir şekilde etkilendi. İş yerinde sağlık ve güvenlik tamamen dönüştürüldü ve çok sayıda yeni tehlike ve risk ortaya çıktı. Bundan sonraki süreçte işyerlerinde sağlık ve güvenliğe yaklaşımın tamamen farklı bir yol izleyeceği kesin. Bundan önceki süreçte sağlık ve güvenliği özetlemek isteseydik, muhtemelen risk değerlendirmeleri üstlenme, manuel idare eğitimi ve uygulama politikaları doğrultusunda odaklanırdık. Ancak 2020 yılı çalışanların mental sağlığının ve refahının çok önemli olduğunu ortaya çıkarmış oldu. Çalışanların ruh sağlığı ve refahı her zaman ele alınmalı ve bunu kapsayacak düzenlemeler olmalıdır, ancak bu COVID-19 salgını sırasında her zamankinden daha önemli hale geldi. İş yerinde sağlık ve güvenlikte en önemli değişiklik, çalışanın fiziksel sağlığının yanı sıra ruh sağlığının önemsenmesi gerektiği oldu. COVID-19 salgını nedeniyle çalışanların ruh sağlığı birçok yönden olumsuz etkilendi. Örneğin, uzun süre işinden uzak kalan çalışanlar, artık çalışma ekibinin bir parçası değilmiş gibi hissedebilir veya mesafeli hissedebilirler. Evden çalışması gereken personel, özellikle kendi başlarına yaşıyorlarsa, kendilerini yalnız hissedebilirler. Günümüzde iş yerleri sadece politikaları, risk değerlendirmeleri, eğitimleri, kontrolleri vb. hakkında değil, artık tesislerin ve tüm faaliyetlerin COVID-19’a karşı güvenli ve emniyetli olmasının sağlanması da gerekiyor.
 



Salgınlara Karşı Hazırlıklı Olmanın İlk Adımı

COVID-19 risk değerlendirmesi yapmaktır. Bu risk değerlendirmesinde, enfeksiyon riskini ve yayılmasını azaltmak için ek kontrol önlemlerinin neler olması gerektiği belirlenebilir. Tüm bu kontrol önlemlerini uyguladıktan ve COVID-19’a karşı güvenli bir iş yeri oluşturduktan sonra, güvenli ortamı sürdürmek için prosedürlerin ve süreçlerin tüm çalışanlara iletilmesi gerekir. Çalışanın iş yükünün izlenmesinde bir artış gerçekleştirilmelidir. COVID-19 kısıtlamaları 2021 yılı 2. yarısında aşılama hızının artışı ile ortadan kalkmaya başladığında, genellikle iş aktiviteleri yeniden başlayabileceğinden iş yükü de artmaya başlayacaktır. Durum böyle olduğunda, çalışanların iş yükünde büyük olasılıkla bir artış olacaktır. Çalışanın iş yükündeki artış, iş yükü yönetilemezse, zihinsel ve fiziksel sağlıklarını zorlayabilir. Bu, hem çalışan hem de işveren için birçok istenmeyen soruna neden olabilir; bu nedenle, sürekli denetim yapılması önemlidir. Şirketler dünyayı kasıp kavuran pandemiyle başa çıkmak için mücadele ederken, sağlık ve güvenlik uygulayıcılarına talep arttı. Bu, fiziksel güvenlikten çok sağlığa daha fazla odaklanılmasına yol açmaktadır. Sağlık ve güvenlik pratisyenleri, çalışanların uzaktan çalışırken normal işlerinin dışında maruz kalabilecekleri riskleri görmek için risk değerlendirmeleri yapıyor ve işyerinin ötesine bakıyor. Pandemi ve ötesinde değişen dünya üzerinde çalışırken, fiziksel güvenlik yerine sağlığa odaklanma bazı endüstrilerde öncelikli olmaya devam edecektir. Çalışanlar iş yerine döndüğünde bile gelişmiş temizlik uygulamaları ve mesafe norm haline gelebilir. Birçok işveren, çalışanların hasta olabileceklerini hissettiklerinde maske takmaları için yönergeler hazırlayabilir. İş yerinde hastalıkların yayılmasını kontrol etmek COVID-19’dan sonra da devam edecek.



Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık

İş yerini insan ve düşünce çeşitliliğine saygılı hale getirmek için hangi yeni politikalar veya uygulamalar yürürlüğe konulabilir? İş yeri nasıl herkes için eşitlikçi ve daha şeffaf olabilir? Nasıl daha kapsayıcı hale getirilebilir? Özellikle sağlık ve güvenliği etkileyen konularda kapsayıcılık çok önemlidir. Kapsayıcılık, psikolojik olarak güvenli bir işyerinde tüm insanların ve görüşlerin saygılı bir şekilde dahil edilmesi anlamına gelir. Bu, sağlık ve güvenlik pratisyenlerinin büyük katkı sağlayabileceği bir alandır. Adil ve kapsayıcı iş yerleri çeşitliliğe saygı duyacak ve bu ilkeleri benimsemeyenlere göre psikolojik olarak daha güvenli olacaktır. COVID-19 salgını; hükümetleri, işverenleri, çalışanları ve genel nüfusu benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası, şimdi ve gelecekte krizlerle yüzleşmek için ulusal iş sağlığı ve güvenliği (İSG) sistemlerini güçlendirme stratejilerine odaklanacak ve iş dünyasından öğrenilen dersler ve deneyimlerden yararlanacaktır. Krizleri öngörmek, hazırlanmak ve müdahale etmek için iş güvenliği ve sağlığı sistemlerine yatırım yapılacaktır.Wellpoint olarak Türkiye’de yasalarla çerçevesi belirlenmiş İş Sağlığı ve Güvenliği hizmet alanını, hastane dışı sağlık hizmetlerini, innovatif yazılımlarımız ve teknoloji yatırımlarımızla uluslararası standartlara yükseltmek amacına yönelik olarak yapılanmış, sektörün ilk kurumlaşmış firmalarından biriyiz.Öncelikli misyonumuz; iş sağlığı ve güvenliğinde kalite standartlarının ve performans kriterlerinin belirleyicisi, öncüsü ve ölçütü olmaktır. Bölge Müdürlüğü ile tüm yurt çapına yayılmış projelerimizde; iş yeri hekimi, uzman hekim kadrosu, psikolog, beslenme ve diyetetik uzmanı, fizyoterapist, iş güvenliği uzmanı, sağlık destek personeli olmak üzere tüm kadromuzla en yüksek kalitede hizmet sunmaya devam ediyoruz. Teknik altyapımızı özgün yazılımlarla günden güne güçlendiriyor; insan kaynağımıza yaptığımız eğitim yatırımlarıyla liyakati her gün artırıyoruz. “İşimiz insan, kaynağımız insan” mottosuyla hizmet verdiğimiz kurumlardaki tüm çalışanların her mesai bitiminde sevdiklerinin yanına sağ salim dönmesi için en gelişmiş hizmeti sunmaya devam ediyoruz.